Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Fotoğraf Fotoğraf sanatçısı Yusuf Darıyerli'nin gözüyle panayırların değişmeyen özü - Yusuf Darıyerli kimdir?

        Bir dönme dolabın tepesinde, çocuklukla hatıranın buluştuğu o anda deklanşör iner. Panayır, fotoğraf sanatçısı Yusuf Darıyerli için Düzce’deki çocukluk coşkusuyla bugünün yalnızca eğlenceye indirgenen alanları arasında kurduğu kalıcı bağ. On yılı aşkın süredir panayır fotoğrafları çeken Darıyerli, dönme dolabın simgesinde neşe ile hatırayı, doğa ile savruluşu etik ve müdahalesiz bir bakışın, doğru anın sezgisinin içinde kayıt altına aldı.

        Yusuf Darıyerli ile Panayır’ı konuştuk...

        "DÜNYAYA BİR KEZ ÇOCUKKEN BAKARIZ"

        Panayırla ilgili 10 yılı aşkın bir süreçte yürüttüğünüz fotoğraf çalışmasını kitaplaştırdınız. Bu fikir nasıl doğdu? Panayırda sizi en çok çeken temalar ve anlatılar nelerdi?

        Yolum bir gün taşrada bir panayıra düştü. Bu, beni derinden sarsan bir karşılaşma oldu. Çocukluğumu yaşadığım Düzce’de her yaz birkaç günlüğüne panayır kurulurdu. Biz çocuklar için büyüleyici bir dünyaydı panayır. Toprak, çimen ve gökyüzü arasında olmak, panayır içindeki lunaparkta arkadaşlarla birlikte eğlenmek, gürültülü makineler sayesinde havaya savrulmak, doğada olmak, harçlığını sonuna kadar tüketmek ve eller cepte de olsa yine o gürültülü, renkli dünyanın içinde olmak coşkusuydu. Düzce’de panayırlar 1978 yılında bitmişti. Yıllar sonra karşılaştığım panayırlarda değişmeyen bir özün varlığını hissettim. Özellikle çocuklar için büyük bir coşku, neşe kaynağı olmayı sürdürebiliyordu hâlâ… Kendimi, çocukluğumu, panayırın kendi içinde sakladığı o değişmez özü, içimdeki gerçek fotoğrafçıyı buldum bu arayış sayesinde. Geçmişe özlem duymanın çok ötesinde, tekil fotoğraflardan yola çıkarak bir büyük panayır resmi oluşturma çabasıydı bu. Amerikalı şair Louise Glück, çocukluk yaşantısının biricikliğini Nostos şiirinin son iki mısrasında adeta özetliyor: “Dünyaya bir kez çocukken bakarız / Gerisi hatıradır”

        REKLAM

        Bir söyleşinizde panayırı “yıldızlara yaklaşmak, ayağı yerden kesmek, doğaya dönmek” sözleriyle betimlemiştiniz. Bunu açar mısınız? Düzce panayırlarından bugüne, panayırlarda gözlemlediğiniz değişim nasıl?

        "BÜYÜMEYEN ÇOCUKLAR İÇİN YAŞATILMALIDIR"

        Eski adıyla hayvan ve emtia panayırı önemini büyük ölçüde yitirdi. Panayırın üç önemli unsurundan biri olan hayvan pazarı yok oldu; eşya (emtia) alışverişi, modern alışveriş olanakları nedeniyle büyük ölçüde cazibesini yitirdi. Geriye sadece eğlence unsuru kaldı. “Eğlenmek”, “doğada olmak”, “havaya savrulmak” panayırın vazgeçilemeyecek unsurları olarak hâlâ duruyor. Bu yaşantıya ihtiyacı olan çocuklar ve onların büyükleri (büyümeyen çocuklar) için panayır yaşatılmalıdır. Pek çok panayır Düzce, Bolu, Çatalca, Pamukova, Çorlu, Biga gibi yerlerde çağa ve gelişmelere yenik düştü, son buldu. Bazıları fuar ve şenlik organizasyonuna dönüştü, içeriği farklılaştı. Yaşayan panayırların içindeki eğlence unsuru ise benim izlediğim süreçte (1999–2023) çok büyük değişikliğe uğramadı. Geleneksel eğlence araçları/oyuncaklar hâlâ büyük ilgi çekiyor. Dönme dolap, sekolin, atış poligonu, balerin, gondol yine popüler. Dönme dolap, panayırın sembollerinden biridir. Çocukluğumun panayırlarında dönme dolap şehirdeki en yüksek binadan bile daha yükseğe ulaşır, böylece panayır alanını ve kasabayı kuşbakışı görme deneyimini yaşar, geceleyin adeta yıldızlarla selamlaşırdınız. Dönme dolap yeni yolcu almak için duraksadığında, kabinler ani durmanın etkisiyle birkaç saniye sallanır, en yüksektekiler gökyüzünde asılı kalmanın tedirginliğiyle korkar, kabinin demirlerine daha sıkı tutunur, kızlar birbirine sarılır ve yeryüzüne inmeyi beklerlerdi. “Vugi-Vugi”, raylar üzerinde inişli çıkışlı hareketlerle dairesel tur atan vagonlardan ibaret bir başka eğlence aracıydı. Dönme dolapta olduğu gibi aileler için çoluk çocuk aynı vagona birlikte binme, eğlenme imkanı sunardı. Vugi-Vugi iyice hızlandığında, vagonun her hızlı inişi sırasında kasıklarınızda bir hoşluk hissederdiniz. “Bir tane hayatımız vardır, pek az şeye yettiğini gün gelir herkes anlar; ben çoktan anladım.” diyor Enis Batur, kalemine davranırken… Kameralı adam için durum, makinesine sarılırken çok da farklı olmasa gerek.

        REKLAM

        Kalabalıkta bireylere yaklaşım protokolünüz nedir? Önceden izin mi alırsınız, anlık mı? Çocukların fotoğraflanmasında nasıl bir etik ve izin süreci izliyorsunuz?

        "FOTOĞRAFLAR ŞİMDİYE GÖZ KIRPIP, KAYBOLUYOR"

        Fotoğraf bana göre biraz da kendini keşfetmekle alakalı. İçselleştirilmiş bir konu, kameranın önündeki şeylere, insanlara zarar vermeyecek şekilde bakmanızı getiriyor. Her şey gözlerimizin önünde şimdi oluyor; hepsi şimdide gizli. Dönüp bakılacak fotoğraflar şimdiye göz kırpıp kayboluyor; bir kısmı geçmişin duygularını, bir kısmı da gelecek umutları barındırıyor. Belgesel fotoğrafın doğası, konuları manipüle etmeden doğrudan ele almayı gerektiriyor. O anın büyüsünü bozacaksa önceden izin alınmaz. Bazen bir göz teması, selamlaşma, sohbet; varlığınızın onaylanmasını, anlaşılmanızı sağlar.

        Panayır estetiğinde klişelerden nasıl kaçınıyorsunuz? Panayırın kaosunu ve ritmini görsel olarak nasıl düzenliyorsunuz?

        Düzenlemekten çok, duruş noktanızı, bakış açınızı belirlemek ve tabii ki deklanşöre basılacak zamanı beklemek önemli. Özgün bir çalışma, daha önce yapılmış olanların ötesine geçmek demektir. Bu açıdan farklı ve yeni olanı görmek için bakmanın, gözlem yapmanın önemi büyük. Zihninizde oluşacak anlamların arayışı o ana sıkı sıkıya bağlıdır ve doğru an, sezgileriniz yardımıyla sizi bulur.

        Günümüzde Pavli Panayırı’na profesyonel ve amatör fotoğrafçıların ilgisi büyük. Yeni başlayanlara tek bir tavsiye verseniz ne olurdu?

        Hâlen büyük panayır olma özelliğini taşıyan iki panayır var: Gerede (Bolu) ve Pehlivanköy (Kırklareli). Bunlardan Pavli, İstanbul’a yakın konumu nedeniyle çok ilgi görüyor. Bir fotoğraf projeniz olmasa da sadece fotoğraf çekmek için bile gidilebilir. Oradaki renklilik, hareketli manzara, insan çeşitliliği başınızı döndürürken fotoğraf pratiğiniz açısından çok şey kazandırabilir.

        KİMDİR?

        Yusuf Darıyerli (Foto: Nuran Darıyerli)
        Yusuf Darıyerli (Foto: Nuran Darıyerli)

        1958’de Düzce’de doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı (1980) ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi (2004) mezunu. Çeşitli kuruluşlarda Bilgisayar Programcısı ve Sistem Analist olarak çalıştı. 2000 yılında mesleğini terk ederek, kendini amatör olarak ilgilendiği fotoğrafa adadı. Fotoğraf çalışmalarının yanısıra, 40’ından sonra yapılabilecek en güzel şey olan Felsefe eğitimini, biraz geç de olsa, İstanbul Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesinde tamamladı (2023). Hâlen serbest fotoğrafçı olarak çalışmakta, belgesel nitelikli fotoğraf projeleri yürütmektedir.

        KİTAPLAR

        2024 “ŞÖLEN-The Wedding Feast”; Kendi yayını. 2017

        “YULAR”; İlke Kitap. 2008

        “PANAYIR-The Country Fair”; Ağustos yayınları.

        BAŞLICA FOTOĞRAF ETKİNLİKLERİ

        Kişisel Sergiler

        2018 “PANAYIR”; Bursa Fotofest, Fotoğraf Festivali, Bursa.

        2014“TAŞRA FISILTILARI”; FOTOISTANBUL, İstanbul.

        2010 “AZ KISALT!” – İSTASYON BERBERİ CAVİT; Fototrek Galeri-İstanbul, Gölcük Belediyesi Sanat Galerisi-Gölcük, Kare Sanat Galerisi-Bursa.

        2007 “PANAYIR”; Maltepe Üniversitesi-İstanbul.

        2006 “PANAYIR”; Cerrahpaşa Tıp Fakültesi-İstanbul.

        2005 “PANAYIR”; Hayal Kahvesi-İstanbul.

        2003 “PANAYIR”; Şefik Bursalı Sanat Galerisi-Bursa, EFOD Sanat Galerisi-Edirne.

        2002 “PANAYIR”; Taksim Sanat Galerisi-İstanbul.

        2000 "KOYU SİYAH"; 1999 depremleri üzerine siyah-beyaz sergi (Erdal Yazıcı ile birlikte), Fotografevi-İstanbul, Süleyman Demirel Kültür Merkezi-Kocaeli, Şefik Bursalı Sanat Galerisi-Bursa, Konak Belediyesi Sanat Galerisi-İzmir.

        1999 "İSTANBUL İSTANBUL"; Şefik Bursalı Sanat Galerisi, Bursa (Selim Güneş ile birlikte).

        1998 "İSTANBUL İSTANBUL"; Taksim Sanat Galerisi-İstanbul (Selim Güneş ile birlikte).

        Karma Sergiler

        2019 “THE TOUCH OF TIME”; Rusya Devlet Fotoğraf Müzesi-Nizhniy Novgorod, Rusya

        2016 “İNSAN İNSANI ÇEKERMİŞ”; Merih Akoğul küratörlüğünde portreler sergisi, İstanbul Modern-İstanbul.

        2014 “Focus:TURKEY”; Landskrona Fotoğraf Festivali, İsveç.

        2013 “YAKIN MENZİL”; İstanbul Modern-İstanbul.

        2012 FOTOFEST 2012; Bursa Uluslararası Fotoğraf Festivali, Bursa.

        2011 FOTOFEST 2011; Bursa Uluslararası Fotoğraf Festivali programında karma fotoğraf sergisine katılım ve fotoğraf gösterisi: “Panayır”, Bursa.

        2011 “FOTOĞRAFIMIZDA BUGÜN 2011”; İstanbul Fotoğraf Müzesi, İstanbul.

        2010 “8 SANATÇI – İSTANBUL’A 8 BAKIŞ”; InSitu Living Gallery, İstanbul.

        2008 “YAĞLI GÜREŞ”; Fevzi Çakmak Yetiştirme Yurdu Galerisi, Afyonkarahisar (Cengiz Karlıova ve İlyas Göçmen ile birlikte).

        2005 “FOTOĞRAFLA YAŞAYANLAR”; Fotografevi Koleksiyon Sergisi, Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul.

        2004 “CELEBRATION OF TURKISH PHOTOGRAPHY IN B&W”; St. Martin’s Gallery, Londra. 2003 “STRUGGLERS”; yağlı güreş üzerine ortak sergi (Cengiz Karlıova, İlyas Göçmen, Efi Tsakraklidou ile birlikte), Goethe Institute, Selanik.

        1999 "İSTANBUL Regards Croisés"; Osmanlı İmparatorluğunun 700. Kuruluş yıldönümü nedeniyle SIPA Press tarafından düzenlenen sergi, Paris.

        Televizyon Yapımları

        2025 ”FOTOĞRAFÇININ KİTABI”, Onur Öner yapımı röportaj, TRT2.

        2021 ”İZLER SURETLER”, Seyfettin Tokmak yapımı belgesel, TRT2.

        2014 “PANAYIR İNSANLARI”, Serdar Güven yapımı 4 bölüm Panayır belgeseli, TRT Belgesel.

        Panayır kelimelerde mi kalacak?
        Haberi Görüntüle
        ÖNERİLEN VİDEO
        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa