ABD'de Kongre'nin yeni mali yıl başlamadan önce federal hükümeti finanse edecek geçici bütçe tasarısını onaylayamaması nedeniyle hükümet 1 Ekim'den bu yana kapalı bulunuyor.
Ülkede harcama yetkisini kaybeden federal kurumlar faaliyetlerine devam edemiyor. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar bütçe üzerinde uzlaşmaya varamazken, taraflar arasındaki görüş ayrılığı kapanmanın süresini uzatıyor.
Senato'da dün 14'üncü kez yapılan oylamada da geçici bütçe tasarısının kabulü için gereken 60 oy sayısına ulaşılamadı. Hükümetin kapalı kalma süresi, bugün itibarıyla ABD Başkanı Donald Trump'ın ilk başkanlık döneminde yaşanan rekor kapanmanın süresini aştı.
FEDERAL HÜKÜMET 36 GÜNDÜR KAPALI
Washington'daki bütçe anlaşmazlığı nedeniyle hükümetin 36 gündür kapalı olması, gündemin en önemli konuları arasında olmaya devam ediyor. Demokratlar sağlık sigortası sübvansiyonlarının süresinin uzatılmasını talep ederken, Cumhuriyetçiler mevcut harcama seviyelerinde herhangi bir değişikliği içermeyen "temiz" bir geçici bütçe tasarısında ısrarcı olmayı sürdürüyor.
Başkan Trump, hükümetin kapanmasından Demokratları sorumlu tutuyor ve Cumhuriyetçilerin sunduğu geçici bütçe tasarısının Kongre'den geçmesi halinde Demokratlarla görüşmeye hazır olduğunu belirtiyor.
Hafta sonu verdiği bir röportajda, hükümetin kapanmasını sona erdirmeye yönelik planının "oylamaya devam etmek" olduğunu ifade eden Trump, Demokratların nihayetinde oy kullanmak zorunda kalacaklarını ifade etti. Trump, Demokratlarla müzakere konusunda, "Yollarını kaybetmiş Demokratlar tarafından şantaja maruz kalarak bunu yapmayacağım." ifadelerini kullandı.
Ayrıca Trump, Cumhuriyetçilerin Demokratların oyuna ihtiyaç duymadan hükümeti finanse edebilmesi için yasama sürecinde 60 oy gerektiren "filibuster" kuralının da kaldırılmasını istiyor.
Cumhuriyetçiler, Senato'daki 100 sandalyeden 53'üne sahip olarak çoğunluğu ellerinde bulundursa da bütçe gibi yasa tasarılarını geçirebilmek için Demokratların oylarına ihtiyaç duyuyor.
KAPANMA FEDERAL HİZMETLERİ AKSATIYOR
Hükümetin kapanmasıyla birçok federal çalışan ücretsiz izne çıkarılırken, ordu, istihbarat birimleri, kamu hastaneleri, havaalanları ve hapishaneler gibi kritik hizmetlerdeki personel çalışmaya devam ediyor.
"Temel personel" kategorisinde yer alan çalışanlar, kapanma süresince maaşlarını alamıyor. Federal hizmetlerde yaşanan aksaklıklar, ulusal parklardan gıda yardımlarına kadar birçok alanda hissediliyor.
ABD Tarım Bakanlığı, hafta başında, Ek Beslenme Yardım Programı (SNAP) olarak adlandırılan ve yaklaşık 42 milyon kişinin faydalandığı gıda yardım programının devam etmesini zorunlu kılan mahkeme kararının ardından kasım ayı için gıda yardımlarının kısmen finanse edileceğini açıklamıştı.
Ancak ABD Başkanı Trump, dün Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, gıda yardımlarını Demokratların hükümetin açılması yönünde oy kullanması halinde yeniden başlatacaklarını belirtti.
Hava trafiğinde ise kontrolörler ücret almadan görevine devam etse de destek hizmetlerindeki eksiklikler uçuş gecikmelerine yol açıyor. Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, dün düzenlediği basın brifinginde, 13 binden fazla hava trafik kontrolörünün maaş almadan çalışmaya devam ettiğini belirtti.
ABD Ulaştırma Bakanı Sean Duffy de hükümetin bir hafta daha kapalı kalması halinde "kitlesel bir kaos" yaşanacağı ve yeterli hava trafik kontrolörü olmaması nedeniyle hava sahasının bazı bölümlerini kapatmak zorunda kalabilecekleri konusunda uyardı.
EKONOMİK MALİYETİ GİDEREK ARTIYOR
Ekonomistler, kapanmanın süresi uzadıkça ABD ekonomisine etkisinin derinleşeceği konusunda uyarıyor.
ABD Kongresi Bütçe Ofisi (CBO), 2018-2019 döneminde yaşanan 35 günlük kapanmanın, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'yı (GSYH) toplam 11 milyar dolar azalttığını ve bunun 3 milyar dolarının kalıcı kayıp olduğunu tahmin ediyor.
Uzun süreli kapanmaların, işletmelerin federal izin ve sertifikalara erişememesi veya federal kredilerden yararlanamaması nedeniyle özel sektör yatırımlarını ve istihdam kararlarını da olumsuz etkilediği belirtiliyor.
Ayrıca kapanma, ekonomik veri takvimini de aksatıyor ve istihdam ile enflasyon gibi kritik verilerin açıklanamaması piyasalardaki belirsizliği artırıyor.
CBO geçen hafta yayımladığı bir analizde, federal hükümetin kapanmasının ekonomiye maliyetinin süresine bağlı olarak 14 milyar doları bulabileceğini bildirmişti.
Analizde, 2026 sonu itibarıyla federal çalışanların izinli oldukları sürenin, 4 haftalık senaryoda 7 milyar dolar, 6 haftalık senaryoda 11 milyar dolar ve 8 haftalık senaryoda 14 milyar dolarlık ekonomik kayba yol açacağının tahmin edildiği aktarılmıştı.
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYH) bu yılın dördüncü çeyreğinde kapanma nedeniyle daha düşük olacağının öngörüldüğü analizde, kapanmanın süresine bağlı olarak ekonomik büyümenin söz konusu çeyrekte 1 ila 2 puan azalacağı belirtilmişti.
Ülke tarihindeki en uzun süren kapanma olarak tarihe geçti
Sorumlu Federal Bütçe Komitesi ve Kongre Araştırma Servisi verilerine göre, 1981'den bu yana 3 gün veya daha kısa süreli 10 kapanma yaşanırken, federal hükümetin operasyonlarını ciddi şekilde etkileyen uzun süreli 4 kapanma oldu.
Bunlardan ilk ikisi 1995-1996 yıllarında eski ABD Başkanı Bill Clinton döneminde yaşandı. 14 Kasım 1995'te başlayıp 18 Kasım 1995'te sona eren kapanma 5 gün sürdü. 16 Aralık 1995'te başlayıp 5 Ocak 1996'da sona eren kapanma 21 günü buldu.
Barack Obama döneminde de 1 Ekim 2013'te başlayıp 16 Ekim 2013'te sona eren 16 günlük bir kapanma yaşandı. ABD Başkanı Donald Trump'ın ilk döneminde ise 22 Aralık 2018'de başlayıp 24 Ocak 2019'da sona eren 35 günlük kapanma gerçekleşti.
O dönemde, Trump'ın Meksika duvarı için finansman içermeyen geçici bütçe tasarısını imzalamama restiyle ortaya çıkan bütçe krizi, Demokratların geri adım atmaması sonrasında federal hükümetin kısmen kapanmasıyla sonuçlanmıştı. Federal hükümette halihazırda yaşanan kapanmanın süresi bunu geçerek ülke tarihinin en uzun süreli kapanması olarak tarihe geçti.
KAPANMANIN NE ZAMAN SONA ERECEĞİ BELİRSİZ
Federal hükümete finansman sağlayacak bir bütçenin Kongre'den ne zaman geçeceği ve kapanmanın ne zaman sona ereceği hala belirsizliğini koruyor.
Cumhuriyetçiler ve Demokratların duruşlarından taviz vermemesi süreci zorlaştırıyor. Taraflar arasındaki uzlaşmazlık, temel hizmetlerin sürdürülebilirliği açısından endişelere neden oluyor.