ABD-Çin arasındaki gerilimin liderlerin bir görüşmesiyle tamamen çözülmesi beklenmiyordu. Nitekim zirveden çıkan sonuç, asıl sorunların bir yıl ertelenmesi oldu. Bu durum pek hayra alamet değil; çünkü Trump’ın öngörülemez tavrı biliniyor. Ayrıca tarafların bu bir yıllık sürede gerilime daha sert hazırlanmaları da olası. En önemli konularda ilerleme sağlanmadan yapılan karşılıklı jestler, riskin devam ettiğini gösteriyor.
Bu tabloda Türkiye, ABD-Çin geriliminde ara çözüm arayan ülke ve şirketler için alternatif olma pozisyonunu nasıl değerlendirecek? Donald Trump ile Xi Jinping görüşmesi sebebiyle gündemden düşmeyen önemli konu ise bazı şirketlerin üretimlerini Çin’den Türkiye’ye kaydırma ihtimali. Ticaret savaşının dinamikleri süreceğinden Batı ile Doğu arasında Türkiye’ye alan açılabilir.
Çin, küresel ticaretten daha fazla pay almak ve stratejileriyle ülkeler üzerinde etkili olmak için çabalayacak; ABD de bu duruma sessiz kalmayacağı için tartışmalar sürecektir. Örneğin elektrikli otomotiv sektöründe Çin’in Batılı şirketlerle rekabette öne çıkması sadece ABD’yi değil, Avrupa’yı da rahatsız ediyor. Şirketler para kazanamıyor, fabrikalar kapanıyor, işçi çıkarılıyor. Sadece otomotiv sektörü bile değerlendirildiğinde Çin’e karşı önlem paketleri gündemde kalmaya devam edecektir.
ABD-Çin ilişkilerinin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri fırsatlarla birlikte riskler de içeriyor. Son yumuşama gelişmeleri fırsatların durumunu sorgulatsa da gerilimin yeniden alevlenme potansiyeli yüksek. Ayrıca yumuşamaya rağmen ABD ve Batılı ülkelerin Çin’e karşı daha temkinli olacaklarına dair işaretler, Türkiye için fırsatların sürdüğünü gösteriyor.
Avrupa Birliği’nin, özellikle Almanya’nın ABD ve Çin’e karşı yeniden teknolojik yapılanma adımları, savunma sanayi başta olmak üzere tüm sektörlerde kendi ekosistemlerini oluşturma girişimleri Türkiye’nin lehine bir durum. Gümrük Birliği üyeliğimiz ve üretim altyapımız belki de tarihte ilk kez bu kadar kıymetli hale gelecektir. Ayrıca ABD’nin Çin mallarına uyguladığı yüksek gümrük vergileri Türk ürünlerini ABD pazarında daha rekabetçi kılabilir.
ABD-Çin gerilimi küresel ekonomide yavaşlamaya neden olsa bile Çin’den doğacak boşluk Türkiye’nin ihracatına yansıyacaktır. Türk Hava Yollarının (THY) havacılık sektörü krize girdiğinde dinamik yapısıyla boşalan pazarı doldurmasıyla elde ettiği başarı, Türkiye için de neden geçerli olmasın? Son görüşmede bile ABD, Çin’den ithal edilen mallara uygulanan tarifeleri ortalama %57’den %47’ye indirmiş olması, Türkiye için fırsatların devam ettiğinin işareti değil mi?
Donald Trump ile Xi Jinping görüşmesindeki yumuşamanın boyutları henüz kestirilemiyor. Derinlik kazanacağına dair beklentiler de düşük. Çin’in nadir toprak elementlerdeki etkisi kısa vadede azalmayacağı için ABD ve Batı bu alanda araştırmalara ve yatırımlara devam edecektir. Eskişehir Beylikova’daki 694 milyon tonluk cevher rezervi (içinde yaklaşık 10 milyon ton nadir toprak oksit bulunuyor) hem Batı’nın hem de Çin’in dikkatini çekmeye devam edecek. Böylece Türkiye’nin önüne bu rezervi değerlendirmek için yüksek teknoloji temini noktasında da fırsatlar çıkabilir.
İki küresel dev arasındaki en stratejik mesele olan çip ve yarı iletken alanında iş birliği sanıldığı kadar kolay olmayacak. Sentetik kimyasallarda Çin’e karşı uygulanan tarifeleri ABD’nin %20’den %10’a indirmesi, Çin’in ABD menşeli soya fasulyesi alımlarını yeniden başlatmayı kabul etmesi ise sadece anlaşma zeminini kaybetmemek için atılmış adımlar.
Çin’in nadir toprak element ihracatına dair kısıtlamaları bir yıl süreyle ertelemeyi kabul etmesi, ABD kontrolündeki yüksek teknoloji çip ve yarı iletkenlere erişim konusunda anlaşmanın bir yıl için geçerli olacak olması, iki dev arasında uzlaşmanın kolay olmayacağını gösteriyor. Üstelik bu tartışmalara siyasi konular dahil değil; Tayvan meselesi gündemin dışında tutuldu.
Özetle: İki tarafın üzerinden anlaştığı konular sınırlı. ABD tarifeleri hafifletirken Çin bazı yaptırım tehditlerini askıya aldı. Hepsi bu. Jeopolitik etki alanları ise konuşulmuş değil. Türkiye için küresel fırsatlar devam ediyor.
*****
İlaçta üretici de eczacı da vatandaş da huzursuz!
Yıllardır ilaç fiyatlandırmasında uygulanan “Döviz Kuru Formülü” nedeniyle yaşanan sorunları gündeme getiriyorum. Sağlık eski Bakanı Recep Akdağ’ın devrim niteliğindeki uygulamasıyla ilaç fiyatları makul seviyeye çekilmişti; ancak sürdürülebilir bir fiyat artışı modeli yıllardır geliştirilemedi. Mevcut döviz kuru formülü sebebiyle ilaç üreticileri maliyetlerden şikâyetçi. Bu nedenle yılın bazı dönemlerinde bazı ilaçların bulunmasında sıkıntı yaşandığını eczacılar dile getiriyor. Hasta ve hasta yakınları ise ilaç bulamadıkları için tepki gösteriyor. Sektörü düzenlemekle sorumlu kurumlar ise maalesef bir çözüm üretmiyor.
İlaç fiyatlandırmasında kullanılan kur belirleme yönteminin ekonomik gerçeklerin çok gerisinde kaldığını gelişmeler net bir şekilde ortaya koyuyor. Yılın belli zamanlarında eczacılar bu sistem nedeniyle ilaç yokluğuna dikkat çekiyor. Ancak yıllardır devam eden bu sorun karşısında Sağlık Bakanlığı yetkililerinin sürdürülebilir bir formül bulabilmiş değil. Ekim ayı itibarıyla Euro kuru 50 TL’ye yaklaşırken, ilaç kuru 21,67 TL’de kalmış.
Tablo net: Bu kur politikası ilaç sanayinin gelişimini ve vatandaşın ilaca erişimini engelliyor. İlaçta kur güncelleme tartışmalarını geride bırakacak sürdürülebilir bir formül şart.
*****
Eurofighter’lara ne kadar paraya ödeyeceğiz?
İngiltere, Türkiye ile imzalanan 20 adetlik Eurofighter Typhoon anlaşmasının bedelinin 8 milyar sterlini bulduğunu açıkladı. İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın ofisi bu rakamı duyurarak, anlaşmanın İngiltere’de on binlerce kişinin istihdamını uzun yıllar güvence altına alacağına dikkat çekti. Hatta rakamın büyüklüğünü vurgulamak için “Bu, bir nesildir yapılan en büyük savaş uçağı ihracat anlaşması oldu” ifadesi kullanıldı.
Bazı haber ajansları, Türkiye’nin Eurofighter alımlarıyla diğer ülkelerin siparişlerini kıyaslayarak uçakların pahalıya alındığı yönünde haberler geçti. Bu gelişme üzerine Millî Savunma Bakanlığı, İngiltere ile imzalanan Eurofighter anlaşmasının bedeline ilişkin açıklama yaparak rakamın 5,4 milyar sterlin olduğunu belirtti. Anlaşmanın içeriğinde 20 adet yeni üretim Eurofighter Typhoon uçağı, uçaklara ait görev ekipmanları ve çeşitli mühimmatlar bulunduğu ifade edildi.
Ortada ya bir yanlış anlaşılma ya da hesap hatası var. Türkiye’de savunma sanayi ürünlerinin tedarikinde tecrübeli, uluslararası piyasayı bilen, uzman ve yetkin kurum Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB)’dır. Zaten SSB bu amaçla kurulmuştur. Dolayısıyla SSB’nin bu konuda net bir açıklama yapması bekleniyor.
Savunma ürünlerinin temini veya caydırıcı güvenlik ekipmanlarının bedeli bazı durumlarda parayla ölçülemez. Bu notu düşmek gerekiyor; çünkü her anlaşmanın farklı içerikleri ve stratejik boyutları olabilir. Sadece uçak adeti üzerinden toplam maliyet hesaplamak doğru sonuç vermez. Ancak ortada dolaşan fiyat karmaşasının giderilmesi için Millî Savunma Bakanlığı ile SSB’nin mutlaka birlikte çalışması, ortak hareket etmesi gerekiyor. Çünkü biri ürünü kullanacak tarafken diğeri temin konusunda uzman ve yetkin kurumdur.
ABD, S-400 hava savunma sisteminin temini nedeniyle Türkiye’yi F-35 programından çıkardı ve CAATSA yaptırımları kapsamında Savunma Sanayii Başkanlığı’nı hedef aldı. Bu nedenle uçak alım görüşmelerinde teknik sıkıntılar yaşanmaya başlandı. SSB’nin görev alanındaki bazı hususları da CAATSA sebebiyle Millî Savunma Bakanlığı üstlendi. Eurofighter’lardaki fiyat karmaşasının da bu teknik sebeplerden kaynaklandığı düşünülüyor.
Her durumda Millî Savunma Bakanlığı’nın, savunma sanayi ürünü temini gibi teknik bilgi ve donanım gerektiren konularda SSB ile yakın iş birliği içinde olması elzem görünüyor. Aksi halde bu tür tartışmalar gündemden düşmez. Zira Katar ve Umman ile de Eurofighter alım müzakereleri olacak. Ayrıca ABD ile masada olan F-35 programına dönüş, 40 adet F-16 Block 70 ve 79 adet F-16 Viper modernizasyon kiti alımı konusu da var. Bu konularda da SSB’nin yıllara dayanan tecrübesi bulunuyor. Önümüzdeki günlerde iki kurumun çok daha yakın çalışması ülkemiz menfaatine olacaktır.
-  1
        Eurofighter, ABD ilişkilerini de etkileyecek -  2
        Eurofighter Elimizi Güçlendirecek! -  3
        Avrupalı büyük havayolları büyüyemiyor! -  4
        5G ihalesi sektörde taşları yerinden oynatacak -  5
        Türkiye nadir elementlere nereden başlayacak? -  6
        Yabancı araçlara "yönetmelik" freni -  7
        Çiğ süt sanayicilerinin karnı ağrıyacak! -  8
        Nükleer teknolojiye geçişte ABD etkisi nasıl olacak? -  9
        KAAN'a haksızlık etmeyelim… -  10
        ABD 5G ihalesiyle de yakından ilgileniyor…